joy!

English Turkish Phrases

joy
sevinç, neşe, sürur, haz, memnuniyet, keyif.
He was filled with joy: Sevinç içindeydi/neşe dolu
idi.
He has been a good friend to me, both in joy and in sorrow: Sevinç ve kederlerimi paylaşan iyi bir arkadaştı.
I saw the joy in her smiling face: Gülümseyen yüzünden memnun olduğu görülüyordu.
joy
neşe/sevinç kaynağı.
A thing of beauty is a joy forever.
joy
mutluluk.
joy-bells: zafer/düğün vb. çanı.
joy
sevinmek, neşelenmek, sevinç/neşe duymak.
joy in
şiir …'den mutlu olmak.
joy
sevindirmek, memnun etmek.
Oh joy!
Aman ne güzel!
Oh, joy!
Aman ne güzel!
(eyes) to shine with joy and excitement
gözleri parlamak Verb
be bursting with joy
sevinçten içi içine sığmamak Verb
bring someone comfort and joy
huzur vermek Verb
dance about with joy
tepinmek Verb
delirious with joy
sevinçten deliye dönmüş Adjective
extremity of joy
sevincin son haddi
I wish you joy (of it)
(a) Güle güle, (b) Allah versin! Gözüm yok!
job joy
iş hevesi
joy ride
sahibinin izni olmadan yapılan otomobil gezintisi, hızlı sürüş.
joy-rider: bu tür gezintiye çıkan.

go for a joy ride: sahibinden izin almadan otomobili ile gezmek.
Noun
joy riding
sahibinin izni olmadan yapılan otomobil gezintisi, hızlı sürüş.
joy-rider: bu tür gezintiye çıkan.

go for a joy ride: sahibinden izin almadan otomobili ile gezmek.
Noun
joy stick
(uçakta) manevra kolu. Noun
jump for joy
tepinmek Verb
pride and joy
iftihar
to someone's joy
sevinç/kıvanç veren, mutlu eden.
To the joy of his mother he won the first prize: Birinci ödülü
kazanması annesini çok mutlu etti.
to the joy of
sevinç/kıvanç veren, mutlu eden.
To the joy of his mother he won the first prize: Birinci ödülü
kazanması annesini çok mutlu etti.
transported with joy
neşeden kendinden geçmiş
weep for joy
sevincinden ağlamak Verb
wish someone joy of it/him
/
etc. (yanlış bir karar/seçim yapan kimse hakkında söylenir) “sonu hayırlı olsun, inşallah sonu
iyi gelir” temennisinde bulunmak.
English-Turkish phrases from Zargan's own database